top of page

 

“The Astounding” Melodies of
Anouar Brahem

Anouar Brahem, CRR Caz Şubatı kapsamında 23 Şubat tarihinde Cemal Reşit Rey sahnesindeydi.


Bazen Cuma iş çıkışı konserleri zor olur. Konsere İstanbul trafiği sponsorluğunda zar zor yetişilir. Konser sırasında haftanın yorgunluğu kendini hissettirebilir. İçten içe üzülür insan, keşke şu konsere enerjim daha yüksek, algılarım daha açık gelebilseydim ve müziğe kendimi tamamen kaptırabilseydim der. Bazı konserler ise istinadır... Evet bu sefer de o istisnalardan birini yaşadım. Her ne kadar haftanın yorgunluğu kendini gösterse de, bu sefer akşamın hikayesi farklı gelişti. Açık bir Cuma trafiği, rahat rahat yetişilen bir konser ve ardından tüm yorgunluğu unutup her bir notadaki hazineyi kucaklayan, her melodi ardından hepten uyanan, canlanan, aşka gelen bir bünye. Anouar Brahem bizi yine aldı, bambaşka alemlere bambaşka duygulara taşıdı. Ve bir saniyesinde bile sıkılmadık bu yolculuktan.
 

Konserde neler oldu kısmına geçmeden... Bizi bu enfes yolculuğa çıkartan müzik adamını bir tanıyalım önce. Zira konseri anlamadan önce onun sanatını anlamak, hatta sanatını anlamak için de hayatındaki dönüm noktalarının müziğini nasıl şekillendirdiğine bakmak gerekir diye düşünüyorum. Evet, nedir Anouar Brahem’in hikayesi?
 

Brahem 1957 senesinde Tunus Halfaouine’de, sanatçı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Babasından büyük güç alır hep. Babası gravürcü ve bir müzik aşığıdır. 10 yaşında Tunus Ulusal Konservatuarı’na başlayan Brahem’in ilk hocası ud üstadı Ali Sriti’dir. Ali Sriti, 4 sene boyunca neredeyse her gün Brahem’e Arap müziğinin inceliklerini öğretir. 


Brahem 15 yaşında yerel orkestralar ile çalmaya başlar. Yani önceleri eğlence için müzik yapan biridir. Ama o dönem o coğrafyada düğünler oldukça önemsenen bir mevzu ve düğün müzisyenlerine saygı büyük, bu yüzden küçümsememek gerek. Brahem sonraki yıllarda daha çok Akdeniz, İran, Hint müzikleri ile tanışması ile birlikte müziğini dönüştürmeye başlar. Bir de üzerine caz türüyle tanışması ile birlikte bugün dinlediğimiz Anouar Brahem müziği yavaş yavaş oluşur. Brahem caz ile birlikte müzikler arasındaki bağlantıları keşfe çıktığını ve bundan büyük haz duyduğunu söyler hep. Bu zamandan sonra Arap müziklerini tüm derinliğiyle Tunus yerel enstrümanları ile icra ederek konserlerde dinleyiciler ile buluşturur. Komposizyonları beğeni topladıkça daha büyük bir motivasyon ile yoluna devam eder. 
 

Brahem ilk prodüksiyonunu perküsyonist Lassaad Hosni’nin ve Tunus basınının katkıları ile birlikte yerelden yola çıkıp evrensele taşımıştır. 1981’de Paris’e gidip farklı çevrelere müziğini tanıtır. Bu onun hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Artık o sadece kendi coğrafyasında değil evrensel tanınırlığı olan bir müzik adamı olma yolunda ilk adımı atmıştır. Bu tarihten sonra Tunus’a döndüğü zamanlarda dahi hep önemli festivallerde önemli isimlerle çalmış ve bu da onun müziğini şekillendirmiştir. 
 

Hayatındaki bir diğer kırılma noktası 1990 senesinde ABD ve Kanada’daki turun dönüşünde Manfred Eicher ile tanışmasıdır. Bu ona 7 albüm ve uluslararası bir ün sağlayan nokta olmuştur.
 

Brahem’in müziğini belli bir kategoriye sokmak oldukça zor. Bir hayli eklektik. Bir çok dünya müziğinden ve müzik türünden beslenen bir sese sahip. Onun müziği bence özgürdür. Bu yüzdendir ki dinleyen de kendini özgür, huzurlu hisseder ve Anouar’ın melodilerine tutunup herkes kendi yolculuğuna çıkar. Tek kesin bir yol yoktur. Brahem zaten bugüne kadar albümlerinde farklı tatları farklı enstrümanlar kullanarak yakalamayı düşünmüştür hep. Ve udunda katı ve sert bir Afrika tınısının aksine saflık, derinlik, lirizm, melankoli vardır. Anouar Brahem’in udunun sesini ve duygusunu hemen ayırt edersiniz.
 

Brahem, ilhamını “… bir yandan göğe yükselip daha fazla yer kaplarken diğer yandan da köklerini toprağın derinliklerine gömmeye çalışan bir ağaçtan… ” alır. Afrika ve Akdeniz alt yapısı, caz formları içinde tezahür etmiş ve enfes bir müzik çıkmıştır ortaya. 
 

Önemli albümlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Barzakh (1991), Conte de L'incroyable Amour (1992), Madar (1992), Khomsa (1995), Thimar (1998), Astrakan Cafe (2000), Le Pas Du Chat Noir (2001), Charmediterraneen (2003), Le Voyage de Sahar (2006), The Astounding Eyes of Rita (2009), Sounds and Silence (2011), Souvenance: Music for Oud Quartet & String Orchestra (2015), Blue Maqams (2017).
 

Anouar Brahem’in en beğenilen albümlerinden olan The Astounding Eyes of Rita, Cuma akşamı bizlerle CRR sahnesindeydi. Bas klarnet, ud, bas gitar ve darbuka/bendir ile birlikte Doğu ve Batı’yı yakınlaştıran bu birlikteliğin sesi, geleneksel tınıya biraz daha yakındı. Bu anlamda diğer beğenilen albümler olan “Barzakh” ve “Conte de l’Incroyable Amour” albümlerine yakın bir ses ile bizi selamladı. Norma Winstone Trio’dan Klaus Gesing (bas klarnet) ve Nik Bärtsch’s Ronin’den Björn Meyer (bas gitar), cazın ötesinde farklı müzikal kaynaklara büyük ilgi duyan isimler ve sahnedeki ses ve duyguda katkıları tartışılmazdı. Melodiler, Lübnanlı Khaled Yassine’in darbuka ve bendiriyle zenginleşiyordu.
 

Duygular arasında bir yolculuk oldu bu konser benim için. Hem Anouar’ın parçaları hem de enstrümanların katkıları ile birlikte içimize işledi. Basın tapping icrasıyla büyüttüğü biraz karanlık ve melankolik ortamda tüm enstrümanlar sırayla müziğe katıldılar önce. Sonraki 2 parçada umut kendini gösterdi. Parçalar aktıkça Anouar parçaları uduyla icra etmesinin yanında belli belirsiz kırılgan içten duygulu vokali ile de parçalara yer yer eşlik ediyordu. Basın tapping icrasına katılan perküsyon ile sahnede izlediğimiz groovy danstan bir anda klarnetin içimizi kıpır kıpır yapan klezmer soloları ile başka bir duyguya uzanıyorduk. Perküsyon ve melodiler bazen bizi Hindistan’a doğru bir yolculuğa çıkardı. Sonra bir baktık tekrar Tunus sokaklarında Rita’nin nefes kesen gözlerinin peşinde sürüklenirken bulmuşuz kendimizi, coğrafyayı biraz melankoli biraz karanlık bazen de groove arasında yaşarken. 
 

Yazıyı bence Anouar Brahem’in kendi sözleriyle bitirmek en anlamlısı. Bakalım o ne diyor The Astounding Eyes of Rita için:
 

“Her zaman olduğu gibi burada da başta pek çok farklı fikir vardı ve gerçek bir ahenk söz konusu değildi. Ama yavaş yavaş bir ahenk yakaladık. Bu proje için yazdığım ilk taslaklar bana Le Voyage De Sahar’a göre daha oryantal tınladı. Başlarda aklımda keman vardı. İyi bir kemancı bulmaya çalışıyordum, melodileri çalması için bas klarnet aklımdan hiç geçmemişti. Klarnet ile bir deneme provası yaptık ve baktık oldu. Aslında oryantal çalabilen bir müzisyen vardı aklımda ama kaydın dışında konserde de uyum sağlayabileceğiniz birini bulmak önemli. Sonuçta uyum sağlandı. Her zaman risk vardır; farklı bileşenler, farklı evrenler ve kompozisyonlarınız… Bir kombinasyonu seçmek zorundasınız. Başta seçebileceğiniz pek çok yol var. Benim de her zaman farklı seçeneklerden bir sonuca gitmem gerekiyor, ‘organik’ müziği ortaya çıkarmam için. Provalar ve sonra birlikte çalınca gerçek resim ortaya çıktı. Proje uzun süre gelişti ve şekillendi. Uzun süredir birlikte çalıyoruz, bazı şeyler kayıttakinden de daha farklı şu anda.”

Teşekkürler

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2020 by Can Karakuş

bottom of page